9 Nisan 2015 Perşembe

Bakirelik Tarlası


Özledim saçlarını getir diyen bir kardeş sahibi kadınım…
Kadınlığımı anlayan bir adamın yariyim…
Saçlar kadınların sakladığı yegane bakirelik tarlası…
Saçlar kadınların idealize ettiği ideal kader bakkaliyesinin en değerli demirbaşı…
Turuncudur benimki… Perukluktan yeni istifasını vermiş kısacık, kadınlığımın gardiyanları…
Çoğu uzundur… Benimki inadına kısa… Uzun yollara, sıcak yastıklara dökülen ve biriktirilen saçlarım… Emanet mi başkasına? 
Kirli pas içinde parlar çoğu zaman, çiziktir telleri, çizilmiş sayfalarda… Boya kalemleri boyar gibi boyanır uzun ellerde… Temiz tırnaklar tarasın saçlarımı… Taraklar yeteneksiz bu saçlarda…
Ayva tüyleri büyütülsün kulakların tınılarında…
Kulaklar sağır çoğu bilinmez zamanda… Kilitleri açılsın saç bahsi her geçtiğinde ellerin avuçlarında…
Avuçlar çamur da olsa kader ile hayat çizgisinin yuvasıdır bilmeyen kullara… Deniz altında 20 bin fersah uzaklığında olmasa da mesafeleri boyun ile omuz arasındaki dağ tepe boşluğunda salınmakta…
Bilmezsiniz kadındaki saçmalanmış saç yumağını… Bir çaydanlık çayla yazılmış yazılara olsa da kapı, açılmaz kilitsiz mağara… Bilmezsiniz…
Sonbahar rüzgarı estiginde gözbebeklerine önce bir kirpik sonra uzunca bir saç kaplar kaldırımları anlam vermez gören gözler, eller nihayetinde ceplerde…

Kurtarılmak istenen bu ruh kapana sıkışsa da, artık geri dönülmez yollarda saçlarını kazımakta…

13 Şubat 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder