9 Nisan 2015 Perşembe

Budala Çıkmazı


Ben seni sevmiyorum ki;
Ben senin pantolon paçalarının ayakkabılarının üzerine düşüşünü seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
Dünyadan vazgeçmiş bezgin bekir halini seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
Eve girdiğinde tüm ceplerini boşaltıp ilk bulduğun boşluğa uzanmanı ve evden ayrılırken saniyeler önce cebine yerleştirdiğin anahtarını dört bir yanda arayışını seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
Büyük bir özlemle ve acıyla andığın aslında öğrencilik zamanında donarak zamana asılı kalmış patates kızartmanı seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
10 saniyede tırmanışa geçen öfkeni seviyorum, öfkendeki kırılganlığı seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
Ben senin benim ayaklarımı ovmanı seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
Boynumda nefes alırken derin ve bedelli askerliği ömürlük olan nefesini seviyorum.
Ben seni sevmiyorum ki;
Her şeyini aspiratör misali içine çeken kokunu seviyorum…
Ben seni sevmiyorum ki;
“Bir şey olursa da ikimize olur” cümlendeki sarmalamanı seviyorum…
Seni sevmezken seni sen yapan bunca şeyi hâlâ sevmeye devam etmek; budala çıkmazının evde kalmış ilk heveslisinin pencere sevdası değil de nedir?

7 Ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder