9 Nisan 2015 Perşembe

Çıkmaz Sokaktaki Çıkmazlara Demlenen Son Dertler



Sen 9 punto büyüklüğünde bembeyaz bir kağıda yazılmış bir şiir… Ben şiirini şiir yapan noktan, virgülün. Bir miyiz hala?… Deniz var, yağmur da var… Ama yine de girdim denize, deniz hep romanlarda bahsedilen ağır kurşuni bir renkte…
Sulara dalarken ben öyle bir adam sevdim ki resmi kayıtlara geçecek bir intihardı derken, kıyıya çıktığımda temizlen artık ondan diyorum. Ayağımdaki kumlardan hoşlanmadığım derecede hoşlanmıyorum senden, ama anlık oluyor…
Güldürüyorsun kendine. Hani beni suçluyorsun ya “beni anlayamazsın” diye seni kimse anlamıyor, ben aldığın nefesi bile neden aldığını anlarken. İfadesi boş adamlara, kelimelerin ağırlığından bihaber adamlara kendini anlatma ironin beni ağlatırken güldürüyor, içimi acıtırken sevindiriyor.
Kanatlarını kırarken hala deniz kestaneleri dikenleriyle sana batıyor…
Gözüm, kulağım, dudaklarim, burnum, sevdam, cezam seni hala sevmekteyim. Dünyadaki edimsizligim, dildeki terbiyem, bedenimdeki aczim. Ne sen artık hazan zamanı ne ben bahar dalı… Geçti o sevdalar bizden…

Sesini çok duyasım var, sesini içime çekesim var, arasam seni n'olur? Deniz var olur, kayık var olur, rüzgar biter, güneş salık verir…
Sen nasıl da bilirsin bunların böyle olacağını…

Haytam, gırnatam, bağlamam, cazım, sazım…
Yüreğimin bam teli koptu titrese keşke…

19 Ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder