9 Nisan 2015 Perşembe

kapama pencereni açık bırak perdeni (bu gece)!



bazen içimden bitti diye üzülmek değil de yaşandı diye sevinmek geliyor… bakan tarafını alıp bakmayan tarafına bölsem elimde bir olumlamayla kalakalırım… seni öf pöf ile dışarıya püskürtmekle değil, anılarla yad etmek yakışanını yaptığımı düşündürüyor yazılmayan kanunlar tarafından…
4….4 basamak bugün beraber inildi… ben bir ressamdım o zaman, morlara bürünmüş bir tuvali turuncuya boyayan…
seni tek nefeste içime çeksem de saklasam orada, bıraksan her şeyi, ferahlasa biraz içceğizin…
“leylaklarla açıyordun” diyor sanatın güneşi, benim dilime takılan leylak kelimesinin tekrarı oluyor… devamı malum, sorduğu yerler de malum…
ben anmak değil, anlamak telaşında olduğum için kaybettim desene…
dilimize dolanan kelime iki hece bugünlerde… istediğimiz şahısla çekimlesek de özü iki hece… bunca çaba neden o zaman… hoş bu umut, her şeyin daha kötüye gitmesindense kalakalmak hoş…
dillendirilemeyen ötekiler tarafından dillerdeyiz yine ve hep…
rapor alsak da mazeretler çelimsiz kalmakta reçetelerde, belki senin avuçlarında can bulmakta… kasalara saklanan bilgiler hep yüzeysel, ona buna ait de bize ait olanlar nerede? 
dualar kabul olacak der misin? 
kapının zili çalacak mı dersin?
perdeler dolanacak mı pencereye, “boşver uçuşsun biz sarılalım doyasıya” denilecek mi dersin dillerimizce?
sorular sorulmayacak, bunlar olursa, sadece susulacak…
eee şimdi?

18 Aralık 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder