9 Nisan 2015 Perşembe

Kimliksiz Kişili



Her gün olay mahallindeyim. Her sabah “olay yeri girilmez” şeridini kaldırıp ellerimle bir yasağı çiğneyerek adımlıyorum basamakları… 
Uzun zamandır sen gittikten sonra senin içtiğin bardaktan çay içmedim… En büyük çaysızlığı o anda dindirirdim…
Kurumuş, yazamamış kadın bu gece misafirim… Halbuki ne sözler eder onun dilleri… be adam biz bu gece çayda bardağı soğuttuk… Fark ettim ki nasıl sevmişim seni…
Yıldırımlarda çarpık olmaktasın, neticede gideceksen durmayacaksın… 
Dur çaydanlık soğudu, şeker erimeyecek, çay kaşığı sararmış hadsizce…
Biz hörgüç sevicileri develer diyarından göç ediyoruz…
Akılda takılı kalan kabuk kelimeler, küçük ellerde ufalanıyor, anlamadın sen beni…
Kumlu birikintiler hikayelerini paylaşmadı patikli ayaklarımla… Ben Veda Umay sen Hikmet İnceişler, bu sevdalar zor… Boyumuzun ölçüsü bir karış bile edememişken tüm masalları tüketmişiz fenalıklarda…
Hangi kibritin çakımıyız biz? 
Düşün taşın ben bıraktığın yerin köşesindeki parktayım…

8 Mart 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder